29 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir gül dönümüne 4._3

gün dönümünden bir gül dönümüne


üç
üç delik yim para
üç beş kuruş sonra
bir onluk bir on beşlik dondurma
selambol Hurşit, rahmetli ehbap amca
leblebi tozuyla pamuk helvadan mürekkep bir dünya

lastik ayakkabılarım, meshlerim
çamur sıçratan paçalarıma
az biraz
dar gelirli bir aileye bol gelirdi pantolonlar
ceketler, meketler
babamın ceplerinde ne menem bir şeyse "görde-bil" arama telaşı
maltız közünde  tutuşturulmuş zehir gibi bir asker cigarası
önce miydi sonra mıydı karıştırdım ama, kamu yararına
yerden alınan bir izmarite iki tokat yiyişim

ninemin ördüğü topuğu muskamsı yün çoraplarım
ne hikmetse giyerken hep dar gelip isyan ettiğim  kazaklarım
bir de bildiğim sıcacık bir taş koyardım önlüğümün cebine
karlı kış günlerinde
ve babamın isyanına inat yetim çocuklar gibi boynu bükük
elleri cebinde
ben serseri
avare

iyi de  seni ne zaman sevdim
bunca iş güç arasında hani veletliğim ne zaman tuttu da
ninemin e-re-ke sinde zorla hatmederken kelimeleri
adını ezberledim
okul numaranı, evinizin yolunu
geliş gidiş saatlerini bir çırpıda
ve söyle / sen ne zaman abla oldun, büyüdün ki böyle
ben iki çiviye bir halka attırırken sokak aralarında

gündüz
düpedüz
ellerime hoh!
gecesi bazen altında dört döndüğüm yorganlarda
büzülüp, kıvrılıp uyuma çabası
üstüne üstlük
pencere de asılı bir üslük, ferace
öcüler, markutlar cabası
yinelenen kabusumdu her gece

ben üşüdüm yine
ört
dört.

Hiç yorum yok:

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin