29 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir gül dönümüne 4._2

                          gündönümünden bir gül dönümüne


iki
iki saat mor ve soluksuz
ihtimal iki gün kusarak
ve en az iki gece herkesi uykusuz bırakarak
pek bundan öncesini de sonrasını da bilmem ya
ne yemişim hani ne içmişim
ama iki zature de bir ölememişim

ne zaman büyüdüm
ne zaman tay tay yürüdüm
hepsi meçhul bir limanda batık bir gemi benim için
peşine düşüp sormadığım
bir duman bilirim sadece
batıktan, yanıktan
su üstünde tüten
dam üstü tütmeyen bacalara inat
içimde bir çocuk yanarmış için için
ne biçim

su üstünde dedimse
su götürür bu tanım
ayağım sağlam yere basmadığından dedim belli ki
hani tuttuğumu koparamadım da
tutan kopardı ya yüreğimi

az meçhul ya da tam belli değil
rumi takvimle en son ne zaman öldüm
ebcedle ne düşüldü kadertaşıma
alınyazımdan artakalan üç beş kelime  olmalı ihtimal
hani kitabe-i sengi mezarına aşık olmaklığımdan belki üstadın
iyi de burnum ne zaman düştü
kemiklerim ne zaman çürüdü
elimde çıkmayan mürekkebe inat
kimler kırkımı çıkardı kırk dakikada da
içli şarkılar  rakkaselerin zil seslerine karıştı gitti bir anda

ne çabuk  "ömrümce gün görmedim
hiç olmadım bahtiyar / yaşım genç olsa da gönlüm ihtiyar" nağmeleri
bayramlık ayakkabı alınmamış çocuk tepinmeleri gibi
inadına tabutumu tekmeler oldu.
hadi ellerim eskiden de üşürdü
fakat cenaze namazım kılınmadan daha
musalladan yere beni kim düşürdü

bilemedim, bilinmedim, ilenmedim
zar, zor
güç
üç.

Hiç yorum yok:

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin