19 Ocak 2010 Salı

Yengeç türküleri - XVI -


SU KUŞU

Su kuşu
Saçların ıslak, teninde elim
ve bahçemdeki dut ağacında
asılı yüreğim

her mevsimde
bir bahar bulurum
yazbahar kışbahar düşbahar
dallarında çiçeklerle
böceklerde aşk
bir yerlerde yine
gülümsersin sen bana

ya sen, bu deniz kaçağını
nerde bulacaksın ki
yüreğimin bileni hani nerde
karada yaşayan canlılar sınıfından
ayakları suya değmemiş
ürkek bir kedi gibi
kim ne yapsın ki bu adamı

bahar hissettirir kendini
kuş çığlıkları ve rüzgarlarla doğada
benim için öyle teksin ki
öyle bulunmaz, gizli
ve kayıp ülkemde definemsin adeta

yaslarım göğsüne
umuda yaslar gibi başımı
bir yanda
teninden bir ateş yayılır
ötede nefesinden bir serin rüzgar

kelimelerin ürkekliğinde
yitirmek istemez seni ellerim
sekiz sütuna manşet
çığlığı köleliğimin

yanıbaşında
nefesini duyacak kadar yakın
af sende ceza sende suç bende
saçlarına dokunurum belki
belki masum bir öpüş dudaklarına
belki yaramaz bir dokunuş
ıslanmış saçlarında damla damla su
tenine düşen bir damla su

sende konaklamak isteyen
bir çift dudak
sarmak isteyen bir çift kol
eteklerinde serin bir rüzgar
dokundukça ürperen
korkak bir güvercin kalbi
seni isteyen bir can
beni bu sıcaklar değil
senin serinliklerin böyle yaptı


baharı özledi gözlerim
bahara vurgun yüreğim
omuzlarına değse ellerim
gözlerini yumsan bakmasan
geleni bilirmişcesine
adımı sayıklasan

ister gündüz ister gece de
gel tenime delice de
sonra istersen bir de
var sabaha
dut ağacına as beni...

Hiç yorum yok:

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin